03/03/2017
Moskova’da Novodeviçi Mezarlığı’nın benim için önemi, şiirleri ile büyüdüğüm sevgili Nazım Hikmet’in orda yatıyor olması. Moskova’ya gelip de Nazım’a gitmeden, mezarı başında bir şiirini okumadan dönmek olmazdı.
Novodeviçi Mezarlığı’na gidebilmek için Metro’nun kırmızı hattı üzerinde bulunan “Sportivnaya” istasyonunda inip 1. çıkıştan çıktıktan sonra, sağa dönüyorum ve dümdüz ilerliyorum. Karşıma bir park alanı çıkıyor, parkın karşısında kırmızı tuğlalı girişi ile “Novodeviçi Mezarlığı” görünüyor.
Mezarlığa giriş ücretsiz. Mezarlığın girişindeki panoda 147. sırada Nazım’ın ismini görünce kalbime bir ağırlık çöküyor önce. Sonra dümdüz ilerliyorum. Biraz ileriden sola dönünce önce karşıma dalgalanan bir Rus bayrağı şeklinde ve renklerindeki Boris Yeltsin’in mezarı çıkıyor.
Yeltsin’in mezarının hemen çaprazında kocaman granit taşını ve üzerinde Nazım’ın adını görünce tüylerim diken diken oluyor. Soğuk bir Moskova gününde, Nazım’ın mezarının önünde ellerim değil ama kalbim üşüyor.
Mezarın önü karanfillerle dolu. Nazım’ın ayakucunda bir başka mezar taşının üstünde el yazısıyla Vera yazıyor. Nazım’ın dillere destan aşkı Vera.. Vera, öldükten sonra sevdiği adamın üzerine külden bir battaniye gibi örtülmeyi vasiyet etmiş. “Nazım’ın Evinde, Vera’nın Sofrasında” kitabında Can Dündar şöyle anlatır;
“Vera’yı yeniden gördüğümde, beyaz porselen bir vazonun içinde bir avuç kül halindeydi. Novodeviçye’ye sevdiklerinin avucunda getirilmişti. Öldükten sonra sevdiği adamın üzerine külden bir battaniye gibi örtülmeyi vasiyet etmişti. Daha güzelini yaptılar: Onu, Nâzım’ın mezarında, Şair’in kalbinin hizasında açılan küçük bir çukura gömdüler. Böylece Vera, son yıllarını geçirdiği o kalbe ebediyen mıhlanmış oldu. Kalp kalbe yattıkları mezara çiçekler bıraktık. Ve son deminde, Nâzım’ın hasretle yanan kalbine girerek oradan yeniden püsküren şiirlere ilham veren bu kadına şapka çıkarttık.”
Mezarının başında en sevdiğim şiirini okuyorum ben de.. “Yaşamaya Dair” şiirini.. Sen de fotoğraflara bakarken dinlemek istersen sevgili okur, al çayını yanına aç bu videoyu, Genco Erkal’ın sesinden dinleyelim bu şiiri birlikte..
“Bütün kapıları kapalı üstüme
bütün perdeleri inik
ne bir mendil mavilik
ne bir avuç yıldız.
Bizi burda mı bastıracak ölüm
biz bu şehirden gülüm
çıkamayacak mıyız?”
diye uğruna şiirler yazdığı ülkesinin vatandaşlığından 1951 yılında çıkarıldı. 1963 yılında kalp krizinden, o çok sevdiği ülkesine kavuşamadan öldü gitti mavi gözlü dev.. Maalesef ancak 2009 yılında geri verebildik vatandaşlığını..
Nazım Hikmet’in şiirleri ile büyümüş biri olarak Moskova’daki mezarını ziyaret ederken, dilimden bu mısraları, aklımdan yaşadıkları geçmeden edemedi.. 20.yy’ın en romantik komünistine sevgilerimle..