Yan gelip yatan Buddha

05/12/16

Bangkok merkeze yaklaşık 20 dk uzaklıkta (Ratchadaphisek metro durağı) bir hostelde kaldığımızdan bahsetmiştim. Merkeze uzaklığı dışında aslında çok tatlı, ev gibi bir yer. Özellikle mekan sahipleri çok güleryüzlü ve yardımseverdi. Zaten bu güzel ülkenin tatlı insanlarının hepsi böyle gözlerinin içi gülerek, öyle güzel gülümsüyorlar ki, “yerim seni” deyip, Elmayra gibi onları sıkasım geliyor 🙂

Bangkok’da son günümüzdü, bu gece burdan Chiang Mai’ye geçecektik fakat dün akşam uğradığımız tren istasyonunda öğrendik ki, tüm trenler dolu. Her ne kadar tren yolculuklarını çok sevsek de, mecbur otobüsle gidecektik. Neyseki otobüs daha ucuz. Hosteldeki kıza sorduğumuzda, bizim için telefonla rezervasyon yaptırmakla kalmadı, rezervasyon numarası ile hemen hostelin altındaki 7 Eleven’da ödeyebileceğimizi söyleyerek bizi otogara gitmekten de kurtardı. Sombat Tour’dan iki kişi “Super” sınıf otobüs için 1138 Baht ödedik. İlgilenenler için Sombat Tour Bangkok – Chiang Mai arası karşılıklı sefer saatlerini aşağıda görebilirsiniz.

Bangkok’un yüzen marketleri

04/12/2016

Bugünkü planımız sadece haftasonları ve tatil günlerinde açık olan yüzen marketlere gitmekti. Bangkok’da 6/7 tane yüzen market olsa da biz gitmek için en popüler olan “Damnoen Saduak” yerine Lonely Planet’da bile bahsi geçmeyen, Okan Okumuş’un “Doğu Asya” kitabında dikkatimi çeken turistik olmayan ve yerel halkın gittiği “Khlong Lat Mayom”u seçtik. Buraya, Skytrain ile Bang Wa son durağına kadar gidip (3. çıkıştan çıkıp), oradan taksi (75 Baht) ile yarım saat kadar bir sürede ulaştık. Şimdi bir ipucu vereyim, taksi şoförleri İngilizce bilmediklerinden, nedense bizim telaffuzumuzu da anlamadıklarından, yanınızda gideceğiniz yerin Tayca yazılışını bulundurmanız işinizi oldukça kolaylaştırır 😉

Tayland macerası başlıyor.. İlk durak : Bangkok & Chinatown

03/12/2016

Tayland’a gitme niyetimiz neredeyse bir yıldan fazladır vardı ama araya sıkıştırdığımız başka tatiller; maddi manevi olanaklar derken erteleyip durmuştuk. Ta ki, bu sene Eylül ayında Gökçe’nin yıl sonuna kadar yıllık izninini kullanmak zorunda olması gerçeği ortaya çıkıncaya kadar.. İtalya seyahatimizin üzerinden çok da zaman geçmediğinden nasıl yaparız nasıl ederiz dedik ama birdenbire bu seyahata niyetleniverdik.

Ekim sonunda, Aralık’taki 2 haftalık seyahatimiz için uçak biletlerimizi THY’dan aldık. Her ne kadar 1,5 ay öncesinden almış olsak da bir kişi için gidiş dönüş 2145 TL’ye, diğerimiz için de THY’nın refakatçi mil sistemi ile 40bin mil + 900 TL havaalanı vergisi ödeyerek nispeten ucuza halletmiş olduk.

Tayland vize istemiyor fakat..

Tayland, Türkiye’den vize istemiyor fakat havayolu ile ülkeye giriş yaptığınızda 30 gün ülkede kalınabiliyor ve inanın bana bu süreyi çok iyi takip ediyorlar.

Şimdi Tayland, vize istemiyor diye öyle ülkeye elinizi kolunuzu sallayarak giremiyorsunuz. Ülkeye girerken, giriş yaptığınız ve çıkış yapacağınız uçuş numarasını yazacağınız bir kart doldurmanız gerekiyor. Bu kartın çıkış tarafı, çıkarken vermek üzere sizde kalıyor. Ayrıca, dönüş uçak biletinizi ve Tayland’da konaklayacağınız en azından ilk adresin rezervasyon çıktısını da mutlaka görmek istiyorlar.

Biz, tabi çıkış formuna Bangkok-İstanbul dönüş uçağımızın numarasını yazdık ama arada Kamboçya’ya gidip geleceğimiz aklımıza hiç gelmedi. Kamboçya’ya gitmek için Tayland’dan çıkarken, sınırdaki polisin ekranına bizim Bangkok-İstanbul uçağı bilgilerimiz çat diye çıkmaz mı ! Adam bize, İstanbul uçuşunuz var, Kamboçya’dan nasıl Tayland’a gideceksiniz demez mi ! Biz şok ! Yahu adamlarda nasıl takip var, oha dedik. Bizi kenara çekip ayrı bir doldurtup, bu sefer bir de Siem Reap-Phuket uçuş çıktılarını görmek istediler.

Diyeceğim o ki, adamlar baya baya ülkeye gireni çıkanı çok iyi takip ediyorlar. Tavsiyem, siz siz olun, Tayland yaa demeyip, uçuş ve konaklama çıktılarınızı yanınızda bulundurun 😉

Split’de feribotu kaçırınca..

08/09/2016

Split feribotunu kaçırdığımızdan ve mecburen Split’de konaklamak zorunda kaldığımızdan bahsetmiştim. İnternetten aradık taradık ve gece 11 gibi, Split’e 7 km uzaklıktaki Stobrec’de bulunan “Camping Split”in kapısını aşındırdık. Camping Split (www.campingsplit.com), herşeyin paralı olduğu çok kalabalık bir kamping. Çadırlar için ayrılan bölümde, diğer çadırlarla dip dibe de olsa bir yer bularak sessizce çadırımızı kurduk ve feribotu yakaladık kaçırdık diye gerildikten sonra kaçırınca rahatlayıp bir güzel uyuduk 🙂

Muhteşem Durmitor National Park geçişi

“Unutmayın ki yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefes kesen anların sayısıyla ölçülür.” George Carlin

07/09/2016

Sabah hobit kulübesinde uyandığımızda hava kapalı fakat yağmur dinmişti. Tabiki kıyafetler ve botlar kurumamıştı ama yapacak birşey yoktu. Hazırlandık ve Zabljak merkeze gittik kahvaltı için fakat kahvaltı veren açık bir yer bulamadık, sadece kahve.. Biz kahvelerimizi içerken de yağmur başladı, evet gene 🙂 Zabljak’da kalmayı seçmemizin sebebi, Durmitor National Park girişine yakın olmasıydı. Zabljak’dan çıkıp Niksic yoluna döner dönmez, Durmitor tabelasını görüyoruz. Ve sağanak yağmura rağmen muhteşem Durmitor kapılarını aralıyoruz.

Bir günde 3 ülke, motor üzerinde 9.5 saat..

06/09/2016

Beklediğimiz gibi yağmurlu bir güne uyandık. Hem de öyle böyle bir yağmura değil.. Kahvaltı ettik, hazırlandık, kahvemizi içtik, baktık yağmur dinecek gibi değil; matları çöp poşetine geçirdik, yağmurlukları kuşandık, eldivenlerimizin üzerine de pastane eldivenlerinden geçirip, başa gelen çekilir deyip, 10 bck gibi teker kestik. Kısa süre içinde Arnavutluk sınırına vardık ve sorunsuz geçiş yaptık. Şansımıza bir süre sonra da yağmur hafifledi ve çise şeklinde devam etti uzun süre.

Niyetimiz, bir solukta Arnavutluğu geçmekti, hiç durmadan, mümkünse hiç benzin almadan. Para bozdurmakla uğraşmak istemedik çünkü, kredi kartı geçen benzinci de oldukça az diye okumuştuk. Bu yüzden, Makedonya’dan çıkmadan depomuzu fulledik ve ülkenin bir ucundan diğer ucu 250 km, en fazla 3 saatte geçeriz dedik. Dedik ama 5 saat süreceğini nerden tahmin edebilebilirdik?

Makedonya’da bir sınır hikayesi ;)

05/09/2016

Thassos’da bu sefer daha kargalar botunu giymeden kalkıp, Prinos’dan 7:15 Kavala feribotunu yakalamak için erkenden topukladık. Prinos – Kavala feribotu için kişi başı 4.7 Euro, motorsiklet için de 7 Euro ödeyerek güverteye yerleştik ama hala gözümüzde uyku var. Güneşin ilk ışıklarında adadan uzaklaşırken, üzülerek Thassos’a veda edip, bir daha görüşmek üzere sözleşiyoruz 🙂  Derken, feribot yaklaşık 1.5 saatte Kavala’ya varıyor.

Video : Thassos – Kavala feribotunda..

Büyülü Thassos adası..

03/09/2016

Sabah erkenden kalkıp, 07:20 gibi Öğretmenevi’nden teker kesip, İpsala’ya ordan da sınıra vardık ve çok beklemeden sınırı geçtik. Welcome to Greece.. 🙂

Sırasıyla Alexandroupoli (Dedeağaç), Komotini (Gümülcine) ve Xhanti (İskeçe) kasabalarını geçtikten bir süre sonra gözümüzü dört açıp feribot resmine bakalak oluyoruz. Zira, üzerinde feribot resmi olan ufacık bir tabelayı görür görmez sağa dönüşe hazırlanmanız gerekiyor. Ancak dönüşten sonra karşınıza “Keramoti” diye bir tabela çıkıyor, bundan sonrasında ise “Thassos” tabelalarını takip ederek, Thassos feribotlarının kalktığı küçük Keramoti kasabasına geliyoruz.  Thassos’a yaklaştıkça heyecanım artıyor çünkü bu küçük Yunan adasını çok seviyorum 🙂 Thassos feribotu için kişi başı 3,5 Euro, motorsiklet için de 5 Euro ödüyoruz ve kendimizi 10:45 feribotuna atıyoruz. Keramoti-Thassos arasını feribot 45 dk’da geçiyor. İner inmez Thassos’da 2 gün boyunca konaklayacağımız yeri bulmak için Skala Kallirachis’e doğru yol alıyoruz.

Let the journey begin !

Geçen sene yaptığımız Yunanistan turundan sonra motorsikletle seyahat etmenin tadı damağımızda kalmış, daha uzun rotalar yapma hayalini kafamızda kurmaya başlamıştık. Bu sene Kurban Bayramından önceki haftayı da izin alıp, 16 günlük daha uzun bir rota planladık ve “Road to Italy” ismini verdik maceramıza 🙂 Haydi başlayalım..