17/02/2015
Bugün, koşamaya başlayalı tam 1 yıl olmuş. Tam 1 yıl önce işte tam bugün karar verip, Gökçe’yle birlikte kendimizi sahile atmışız. Belki koşmaya başlamak için çok da doğru bir zaman değilmiş Şubat.. Dışarısı soğukmuş, karanlıkmış ama işte birşey dürtmüş bizi, koltuğumuzdan kaldırıp o soğuk havada dışarıya atmış. İlk seferde 2.5 km koşmuşum sadece belki ama bırakmamışım koşmayı ve o mesafeler günden güne artmış. Mesafeler arttıkça o tarif edilemez hazzın tadını almışım..
İşte kendimi geçtiğim her seferinde hissettiğim o duyguydu benim, yeniden yeniden koşmamı sağlayan. İlk 5K’mı koştuğumda mutluluktan havalara uçurup, ilk 10K’mda bulutların üzerine çıkaran.. Sadece koşmaktı, 3 yıldır sahile yakın oturmama rağmen, ilk defa sahilin tadını bu kadar çıkarabilmemi sağlayabilen; Pendik’e ve Fenerbahçe’ye kadar olan her kilometreyi ezberleten; yaz kış demeden, sıcak soğuk demeden yine yeni yeniden beni kendine çeken..
Ben koşmayı çok sevdim, çünkü.. Ben koşarken; insanların, hayatın yanımdan hızla akıp geçmesini sevdim.. Koşmanın hissettirdiği özgürlük duygusunu.. Koşarken hem çok şey düşünmeyi hem hiçbir şey düşünmemeyi.. Kendimi geçtiğim her seferinde hissettiğim o sanki Everest’e çıkmışım gibi olan başarma duygusunu 🙂
Zamanla eşim, aynı heyecanı alamadığı için bıraksa da koşmaya yalnız devam ettim. Zamanla koşan insanlardan oluşan bu kocaman dünyada yeni koşu arkadaşları edindim.
İşte bu 1 yılda ben tam 572.6 km koşmuşum. Hayatında hiçbirşeyi düzenli yapamazken, düzenli antreman yapan biri olup çıkmışım 😉 Acaba 5K koşabilir miyim derken şimdi kendimi yarı maratona hazırlanır bulmuşum..


İşte böyle derken kocaman 1 sene geçmiş.. İyiki 1 sene önce bugün “Haydi Gökçe, sahilde koşmaya gidelim” demişim ve koşu benim hayatıma girmiş.. 😉 Bu yazımı, koşmaya yeni başlamış en yakın arkadaşım Bihter’e ithaf eder, koşunun onun hayatını da sonsuza kadar değiştirmesini dilerim 😉
